23 Ekim 2010 Cumartesi

George Hagi


Kolay kolay silinmez çocukluk hatıraları insanın aklından. Çocukken birbirinin karşısına koyduğunuz iki imge, iki görüntü ya da bir insana yüklediğiniz anlamlar ne kadar büyürseniz büyüyün, fikir ve düşünceleriniz ne kadar değişirse değişsin hala ilk günkü gibi kalabilirler.

Her çocuk gibi benimde takım tutmanın çok ciddi bir şey olduğunu düşündüğüm yaşlarda başladı Galatasaray'ımın önlenemez yükselişi. Bir çocuğun takımına aşkla bağlanmaya başladığı yıllarda eğer o çocuk, babasıyla Dünya Kupası'nda izlediği ya da babasının ona anlattığı efsane oyuncuları takımında görmeye başlarsa inanın bu bağlanma süreci çok daha hızlı ve yoğun oluyor. Tıpkı benim yaşadığım süreçte olduğu gibi. Ama yazının konusu o süreçten çok o sürece katkısı olan bir efsane. George Hagi.

Galatasaray'ın başarılarıyla büyümüş her Galatasaraylı gibi benim içinde çeşitli aile bireylerimin önündedir Hagi'ye olan sevgim. Aklımda hala şampiyonlar ligi ve uefa kupası maçlarında attığı gollerden sonra sevinçten tutamadığım gözyaşlarım, sadece birkaç kez de olsa Ali Sami Yen çimlerinin üzerinde koşuşu, birbirinden muhteşem golleri var. Hepte olacak. Ama yazının başında da söylemiştim ya çocukken bir kişiyle eşleştirdiğiniz bir ses, bir görüntü, bir duygu her zaman sabit kalır diye.

Son birkaç haftadır Hagi ismini her duyduğumda aklıma gelen bir görüntü bana hem mutluluk, hem umut veriyor. Dünya üzerinde "keşke benim takımımı yönetse" diyebileceğim bir teknik adamın ayrılışını üzülerek izlerken, takımın, takımı yönetenlerin durumu hakkında son yılların belki de en karamsar düşüncelerine sahipken bile güzel şeyler düşünmeye başlayabiliyorum.

30 Eylül 1998'in çarşamba akşamı Galatasaray Athletic Bilbao maçının 90+1. dakikasında, durum 1-1 iken Hagi mucizelerinden birini daha yaratarak imkansız bir gole imza attı. Ağlayarak golün tekrarını izlerken maçı anlatan Sabri Ugan'ın agzından dökülenlerin o an beynime kazınacağını, aradan 12 yıl geçtikten sonra Hagi adının takımın en karanlık günlerinde bana nasıl umut vereceğini elbette bilemezdim.

Bugün Galatasaray'ın kötü günlerinde Hagi takımın başında. Pek çok otorite ve futbol adamı bu futbolcu kadrosu ve bu yönetimle işinin çok zor olduğu görüşünde fakat benim aklımda yankılanan tek bir cümle ve bu cümleye sımsıkı sarılmış bir umut var.

"Ne büyüksün Hagi!! Ne büyüksün!!"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder