7 Kasım 2011 Pazartesi

Özlemek

25 yıllık hayatımda ben hiç doğru düzgün yaşamamışım bu duyguyu. Bugüne kadar hep küçük kalmış ağzımdan çıkan "özledim" sözcükleri. Çünkü bugune kadar hep hayatımın içinde eksik kalan şeyleri özlemişim. Ya bir kız olmuş bu, evden uzak kaldığımda geçici bir süreliğine ailemi özlemişim, bazen uzun zamandır yiyemediğim bir yemek, bazende bir türlü fırsat bulup görüşemediğim arkadaşlarım için kullanmışım bu sözcüğü.

Şimdi öyle değil ama durum. İlk defa bu duygu bütün benliğimi sarmış vaziyette. Sabah akşam, yattığım kalktığım her dakika bu duyguyla dolup taşıyor. Artık o kelime dudaklarıma geldiğinde gözlerimin dolmasını engelleyemiyorum. Madem öyle söylemeyeyeim o zaman diyorum bu seferde yüreğim şişiyor, içime sığmaz oluyor.

Hayatını özlemek. Seni sen yapan herşeyin, okuduğun kitapların, sevdiğin müziklerin, hobilerinin, sevdiklerinin, ve en önemlisi özgürlüğünün senden kopartılıp bir köşeye fırlatılmasını izlemek ve onlara artık ulaşamamak. Buymuş özlemlerin en ağırı, en zoru. Bu yüzden hep ufacıkmış kurduğum "özledim" sözcükleri.

Ben hayatımda hiç bir şeyi özlememişim. Hayatımı özleyince bunu anladım. Gerçekten özlemek böyle bişeymiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder